Dünyanın en ciddi ve en saygın gazetesinde bir film eleştirisi nasıl yazılır onu görün istedim.
`MUTLULUK` diye bir film.
Bu başlık kime ait?
Sabah Gazetesi editörüne.
Ciddi film eleştirisinin yapıldığı gazete,
The Times.
Türkiye`de gazeteye hem de yarım sayfa taşıyan kim?
Hıncal Uluç!
Peki.
Dünya`nın en ciddi Gazetesi,
Yani aynı gazete.
Yani The Times`ta.
Daha 4 gün önce İnönü Stadyumu yapılan bir ankette dünyanın,
En görkemli,
En güzel,
En coşkulu,
Ve en manzaralı stadyumu seçiliyor.
Hem de neleri ve kimleri sollayarak.
Hem de birilerinin gözünün içine sokarak.
Türkiye`de gazetelere konu yapan var mı?
Yok!
Afişe eden var mı?
Yok!
Hıncal Uluç gibi süsleyen, tarzını ilgilendirdiği için benimseyip sayfasına taşıyan var mı?
Yok!
Peki.
Bu tarz, bu konu, bu alaka!
Hiç mi bir spor beyefendisinin ya da yazarının ilgi alanı değildir?
Kültürse kültür,
Coşkuysa coşku!
Bunu işlemek,bunu yazmak çok mu zor efendiler.
Yoooooooooookkkk!!!
Zor değil, işinize gelmiyor sizin.
Siz ancak skora göre eleştiri yapın.
Gelmeyecek futbolcuları yarın Atatürk Havalimanına iniyormuş gibi punto açın.
Habire sallayın.
İnsanların özel hayatlarına girin.
Beşiktaş Porto maçını oynamamışken 2 Ağustostaki Süper Kupa maçının biletlerini satışa çıkarın.
Eveleyin geveleyin.
15 korner attığımız bir maçta ya biz Porto`yu yenseydik!!!
Süper Kupa maçının biletleri...
Siz bunları yazmayın.
Gidin...
Stadyuma girişi na mümkün olan Tümer`i Beşiktaş`a geliyor diye yazın.
Vücudunda kesilmemiş, ameliyatsız yeri kalmayan Yıldıray Baştürk`ü yamamaya çalışın.
10,5 numara diye Nuri Şahin`e orta yapın.
Ama siz oturupta, adam gibi iki kelam edipte,
İnönü Stadyumu`nun başarısını yazmayın.
Aferin size!!!
Alen Markaryan