çArşı'dan kamuoyuna:
28 Mayıs tarihinde kamuoyuna yaptığımız toplu açıklamada şöyle demiştik:
“İnşallah geriye bayrağı göklerde, şerefi yedi düvelde bir tribün bırakıyoruz. Dinlenmek ve yapılacakları görmek bizim de hakkımız sanırım.”
Dinlenmek ve dinlemek istiyorduk. 25 yıllık onurlu ve tutkulu davamızın sorunlarını tartışmak, bugüne kadar vardığımız noktayı daha da ileriye taşıyacak bir anlayış geliştirmek ve en önemlisi Çarşı hakkında bugüne kadar ileri geri konuşanların eteklerindeki taşları dökmesini bekledik.
İki gözlemimizi aktarmalıyız. Bir, öncelikle Çarşı, dostlarının ve rakiplerinin saygı duyduğu, futbol camiasının kimliği ve varlığını olgu olarak gördüğü bir markaydı. Çarşı’dan yoksun olmak Türkiye’de verili futbol kültürünün de eksik kalması demekti. Bu saygınlığı kazandırmaktan övünç duyduk.
İkinci gözlemimiz ise aradan geçen üç aylık zaman diliminde -Çarşı’nın yokluğunda- hiç kimse, hiç bir kurum ve hiç bir muarızımız bizleri suçlayan, bizlerin yüzünü kızartacak ve bizleri zan altında bırakacak hiç bir belge ve bilgi yayınlayamadı.
28 Mayıs tarihinde dört nedenle ara vermeyi kararlaştırdık.
1. Çarşı markasının Beşiktaş’ın önüne geçtiği iddiası. Bu iddia bizleri hem güldürdü, hem de düşündürdü. Beşiktaşsız Çarşı ya da Çarşı’sız bir Beşiktaş olamazdı ki. Hepimiz Beşiktaş sevdalısıydık. Beşiktaşlıydık. Hiç bir değer ve markanın siyah beyaz bir aşk hikayesinin önüne geçmesine öncelikle biz izin vermezdik.
Ancak sadece biz değil kamuoyu da biliyor ki son 15 yılda sadece iki kez şampiyon olan Beşiktaş camiasına gönül veren gençler sadece sportif başarı nedeniyle değil, biraz da tribünün gerçek hakimi ve Beşiktaş değerlerinin savunucusu Çarşı olduğu için Beşiktaşlı oluyordu. Beşiktaşlı olmak bir ayrıcalıktı ve bu ayrıcalığın tribündeki ismi Çarşı’ydı.
2. 25 yıldır gecesini gündüzüne katan, Beşiktaş tribünün başarısı ve etkinliği için hayatını, yaşam biçimini ve özel hayatını vakfeden biz Çarşı kurucularına olmadık, mesnetsiz iddialar öne sürüldü. 25 yıldır hiç kimse bizim sevdamızı istismar konusu yaptığımızı kanıtlayamadı. Kanıtlayamayacak da. Hakkımızda çıkan bu iddialar kanıtlanamadı ama Beşiktaş’a düşmanlık besleyen çevrelerin sık sık dile getirdiği bu iddia bizleri yaraladı. Heyecanımızı törpüledi. Geçtiğimiz üç ayda “hodri meydan” dedik. Hiç kimseden belgeli, kanıtlı bir iddia göremedik.
3.Beşiktaş camiasının birlik ve bütünlüğünün bozulmasına tepki duyuyorduk. Oysa mabedimizde bizleri diğer tribünlerden ayıran tek özellik, bizlerin 33 bin kişilik tek ses ve tek yürek bir koro oluşuydu. Birlikte hissederek, birlikte şarkılarımızı söyleyerek, birlikten kuvvetin doğduğunun kanıtıydık. Beşiktaş’ı kemiren dedikodu,hizipleşme, ve gruplaşma eğilimlerine karşı gereğinde kendimizi ortaya koyacak cesaret ve özveriye sahip olmalıydık.
4. Son olarak yaşanan kimi adli olayların sorumluluğunun bütün tribüne mal edilmesi ve Çarşı’yı kuran kardeşlerimizin sık sık bir kriminal suçlu gibi algılanması karşısında, çocuklarımıza “biz sadece Beşiktaş’ı sevdik” açıklaması yapmak zorunda kaldığımız için kızgındık.
Şimdi dosta düşmana ilan ediyoruz. Yeni dönemde Çarşı grubu olarak yeniden tribünlerde olacağız.
Tribünlerde olacağız zira Beşiktaş haberlerini sadece kaos, dedikodu, problem ve husumet üzerinden kurgulayan basına karşı “Forza Beşiktaş” diyeceğiz.
Tribünleri terk etmeyeceğiz zira birlik ve bütünlüğümüze sahip çıkmak için bütün hüsnüniyetimizle Beşiktaş camiasının emrinde olacağız.
“Semt bizim aşk bizim” diyenlerle dayanışma içindeyiz. Türkiye’nin tek semt takımının semtimizin dışına sürülmek istenmesine tepki duyduğumuz için semtimizin evlatları olarak buradayız.
Hatalarımız olmadı mı? Biliyoruz ki oldu. Tribünlerin eleştiri ve tepkilerini dikkate alan bir yönetim anlayışına duyduğumuz özlemle, Beşiktaş’ın çıkarlarını savunacağız. Ancak hatalarımızdan ders çıkararak yönetimleri tribünün değil, kongrelerin devireceğini savunacağız.
Beşiktaş duruşu giderek yozlaştırılan bir değere dönüştü. Oysa bizler Beşiktaş duruşunun ahlaklı, fair play’e dayanan, tevazu ile biçimlenen, alçak gönüllülükle örülen, “şerefli ikincilikleriyle” onur duyan bir değerlerin temsilcisiyiz. İşte bu doğrultuda Çarşı tribünlerinde yeniden olgun, vakur ve birbirine saygılı Beşiktaş kardeşliğini savunan bir Çarşı tribünüyle burada olacağız.
Çarşı bu ülkenin ortak değerlerine saygılı, Türkiye’nin gerçek profilini yansıtan bir tribüne geleneğinin adıdır. Futbolun sadece futbol olmadığını bilecek kadar ülkemizin sorunlarıyla ilgili, tribüne hiç bir biçimde siyaseti sokmayacak kadar da duyarlı ve kararlı olmaya devam edeceğiz.
Çocuklarımızı, aileleri, kadınlarımızı tribünden uzaklaştıran bir tribüne kültürüne karşı değerlerimizi savunan, herkesin kardeşçe takımını destekleyeceği Beşiktaş’ımızın göbeğinde Çarşı’dayız.
Anadolu’daki kimi taraftar grupları arasında tribünlerin gerçek lideri ve önderi Çarşı’yı hedefleyen bir düşmanlığın olduğunu görüyoruz. Geçmişte yaşanmış ve Çarşı’dan kaynaklanmayan kimi gelişmelerle ilgili olarak Beşiktaş taraftarına duyulan bu husumetin kini ve nefreti körüklemekten başka bir hiç bir şeye hizmet etmeyeceği aşikardır.İşte bu nedenle Anadolu kulüplerinin taraftarlarına fair play anlayışı ile dostluk ve kardeşlik elimizi uzatıyoruz.Anadolu’daki taraftar gruplarının zor günümüzde, Optik başkanımıza gösterdikleri saygı ve vefayı unutmadık. Son holiganın tabutu başında kurulan empatiyi kalıcı kılmak için çaba göstereceğiz.
Biz bütün güç odaklarına mesafeli , endüstriyelleşen futbol mantığına karşı son barikatız.
Beşiktaşlılık bizler için babamızdan kalan miras değil, evlatlarımıza olan borcumuzdur.. O borcumuzu ödemek için “yeniden” diyoruz.
Biz tribünlerin asi sesiyiz.
Biz Çarşı’yız.
ÇARŞI